Yükleniyor
VAFTİZHANE'NİN KAPILARI
VAFTİZHANE'NİN KAPILARI

Yazar: Ayşe Bayvas

Floransa Vaftizhanesi, Katedral ve Giotto’nun Çan Kulesi’ni de kapsayan anıtsal Santa Maria del Fiore kompleksinin bir parçasıdır. Size ilginç gelebilir ama Vaftizhane ile Floransa halkı arasında özel, neredeyse büyülü bir ilişki vardır.

 

Şair Dante Alighieri ve Medici ailesinin üyeleri gibi çok sayıda Floransalının vaftiz olduğu yapının 12. yüzyılda inşa edildiği genel olarak kabul görse de bir erken Hıristiyan yapısı mı bir Orta Çağ binası mı, bir pagan tapınağı mı olduğu konusu tartışmalıdır.

Bir görüşe göre mevcut yapı, MS 406’da Got kralı Radagaiso’nun, Roma ordusunda bir komutan olan Stilicho tarafından yenilgiye uğratılmasının anısına inşa edilmiş, 1059 yılında da Papa II. Nicholas tarafından Hıristiyan ibadetine adanmıştır. Günümüzde arkeolojik araştırmalar ve radyokarbon analizleri hala kafa karıştırmaya devam ediyor.

 

Yapı, erken Hıristiyanlık dönemlerinden beri yapılan birçok vaftizhane gibi sekizgen planlıdır. Dış duvarlar ve iç kısmın alt bölümü Floransa Romanesk mimarisinin tipik özelliği olan yaygın iki renkli (beyaz ve yeşil) mermerle kaplanmıştır. Yapı örtüsü dışardan piramidal, içerden sekizgendir.

Zemin döşemesi için beyaz, kırmızı ve yeşil olmak üzere çok renkli bir kaplama kullanılmıştır. Galeriler, kubbe ve apsis çeşitli kutsal imgeleri tasvir eden muhteşem mozaiklerle dekore edilmiştir.

Floransa’nın en önemli dini yapılarından biri olan ve şehrin koruyucu azizi Vaftizci Yahya’ya adanan Vaftizhane’nin Batı tarafında 13. yüzyılda eklenen bir dörtgen apsis, “scarsella”, bulunur. Kuzey, Doğu ve Güney taraflarında ise bu ayki konumuz olan üç muhteşem, yaldızlı bronz kapı vardır.

 

Floransa’nın güçlü Kumaş Tüccarları Loncası (Arte del Calimala), yüzyıllar boyunca Vaftizhane’nin hamisiydi ve muhteşem yaldızlı bronz kapıları ile içerideki birçok sanat eserini sipariş edenler onlardı.

 

Üç kapının en eskisi, Andrea Pisano (1290-1348) tarafından 1330’da tamamlanan kapıdır. 1336’da Duomo’ya bakan Doğu tarafına yerleştirildi, 1452’de Lorenzo Ghiberti’nin (1378-1455) ‘Cennet Kapıları’na yer açmak için Güney’e taşındı. Giotto tarafından önerilen Andrea Pisano, bronz döküm konusunda uzman olarak Floransa’ya getirilmişti. Pisano’nun en muhteşem yapıtlarından biri olan kapıda yer alan dört yapraklı yonca biçimindeki 20 tane panoda Vaftizci Yahya’nın yaşamından sahneler bulunur.

Kabartma olarak yapılan figürler, mimari ve manzaraların çoğu başlangıçta altın varakla kaplanmış ve cilalanmıştı. Rölyeflerin kendi dekoratif çerçeveleri içinde ele alınan tek tek konular olmasına rağmen bir bütünlük içinde olması Pisano’nun heykelci, ressam ve zanaatkar olarak büyüklüğünü gösterir.

Kapının alt bölümündeki sekiz kabartma ise erdemleri temsil eder. Bunlar umut, inanç, sadaka, tevazu, metanet, ılımlılık, adalet ve basirettir. Genel olarak baktığımızda bu panellerin son mesajı, yaşam (sol paneller) ve ölüm (sağ paneller) arasındaki ebedi karşıtlıktır. Kapı Güney tarafına taşındığında, Lorenzo Ghiberti’nin oğlu Vittorio tarafından 1452 ile 1462 arasında yapılan bronz bir çerçeve ile donatılmıştır.

 

Diğer iki kapı ise Lorenzo Ghiberti’ye aittir. Ghiberti, Lonca’nın Vaftizhane’ye sipariş vermeyi planladığı kapı paneli için yarışma açtığını öğrendiğinde veba salgını nedeniyle Floransa dışındaydı. Bu sipariş ilk kapı dekorasyonundan bu yana Floransa’da verilen ikinci büyük sipariş olacaktı. Toplam yedi finalist, “İbrahim’in oğlu İshak’ı kurban etmesi” öyküsünü bronza tasvir etmek için bir yıl çalıştı. Finale Ghiberti ve Brunelleschi kaldı. Brunelleschi’nin şiddeti vurgulayan örneğine karşı Ghiberti’ninki daha sakin ve lirikti.

 

Ghiberti babasının (bir görüşe göre üvey babasının) yanında kuyumculuğu öğrenmişti. Bu nedenle de işçiliği eşsizdi; panelini birçok ayrı bronz parçadan lehimleyen Brunelleschi’nin aksine, Ghiberti kendi panelini iki parçada döktü ve sadece üçte ikisi kadar metal kullandı; bu da hiç de azımsanmayacak bir tasarruftu. Zanaat ve tasarrufun birleşimi, Lonca’ya da hitap etmiş oluyordu.

 

Ghiberti yarışmayı açık ara kazandığını söylese de Brunelleschi’nin biyografi yazarı Antonio Manetti’den (1423-1497) jürinin iki adamdan iş birliği yapmasını istediğini ancak Brunelleschi’nin reddetmesi üzerine Ghiberti’nin işi üstlendiğini öğreniyoruz. İşlerin gerçekten nasıl gittiğini bilmiyoruz çünkü gördüğünüz gibi bize yalnızca taraflı anlatımlar ulaşmış durumda.

 

Gerçek şu ki, Ghiberti 23 Kasım 1403'te Floransa Vaftizhanesi'nin Kuzey kapısının dekorasyonunun yapılmasını kendisine atayan sözleşmeyi imzaladı. Gene de bir ticaret loncasının üyesi olmak için hala çok gençti, bu nedenle de genç Donatello’nun da dahil olduğu seçkin bir asistan grubuyla iş birliği yaparak çalışmaya başladı.

Kapılar için önce düşünülen konular Eski Ahit’ten sahnelerdi. Ancak daha sonra plan değiştirildi ve kapının konusu olarak Yeni Ahit’ten sahneler istendi, böylece İsa’nın yaşamından sahneler, İncil yazarları ve kilise bilginleri betimlenmiş oldu.

 

Yirmi yıldan uzun süren bir çabanın ürünü olan bu çalışma İtalya’da Uluslararası Gotik üsluptaki en önemli örneklerdir. Sonlara doğru yapılmış bölümlerde, Ghiberti’nin klasik bir üsluba yöneldiğini izleriz. Ghiberti yüzlerde de örneklerini antik Roma portre büstlerinden ve lahit kabartmalarından tanıdığı etkileyici ve güçlü ifadeler kullanmıştı.

 

Zeminlerin nötr, figürlerin altın yaldızla boyalı olduğu Gotik çerçeveli 28’er pano, alttan üçüncü sıradan başlayarak alttan üste ve soldan sağa izlenmelidir. Bu düzenleme, İsa’nın Çilesi’nin dramatik doruğunun en üstte olması için seçilmiştir. Sanatçının imzasını, İsa’nın ikinci ve üçüncü hikayelerinin üstünde okuyabilirsiniz: OPUS LAURENTII FLORENTINI (“Floransa’dan Lorenzo’nun Eseri”). Ayrıca soldaki kapının ortasında Ghiberti’nin genç ve antik çağ etkili oto portresini de bulabilirsiniz.

Ghiberti çok beğenilen bu kanatlardan kısa bir süre sonra ikinci bir çift kanat daha yapmak için anlaşma imzaladı. Ancak hem kentin hem de loncanın içinde bulunduğu siyasal ve mali sıkıntılardan ötürü bu proje beş yıl kadar ertelendi. Ghiberti bu süreyi, yapıtlarında şiirsel bir atmosfer yaratmak, daha zarif ancak gerçekçi figürler oluşturma yollarını araştırmakla geçirdi.

 

İlk kanatların tamamlanmasından sonraki on yılını Ghiberti, 1420’lerin sonlarındaki yapıtları onun, arka planı bir dizi geri plan düzlemleriyle vererek daha algılanabilir bir mekân elde etmeyi, ayrıca yüzeysel kabartma tekniğiyle vücutlara hacim, mimari mekâna da derinlik kazandırmayı başardığını gösterir.

 

Michelangelo, Floransa’daki San Giovanni Vaftizhanesi’nin yaldızlı bronz kapılarını “Cennet Kapıları”na benzetmişti. Bu ifade, onları gören herkesin anlayacağı sebeplerden ötürü yerleşmişti. Bir kuyumcunun inceliğini bir dökümcünün gösterişliliğiyle birleştiren Lorenzo Ghiberti, Eski Ahit’i on panele yoğunlaştırarak İtalyan Rönesansı’nın tanımlayıcı şaheserlerinden birini ortaya çıkardı.

Ghiberti ana tema olarak Kurtuluş’u seçti. Panel düzenlemelerini dikkatlice yaparak insanlara Tanrı’nın fedakarlığının önemini hatırlatmak ve artan bir duygusal yolculuk yaratmak istedi. Kapılar, anında bir şaheser olarak tanındı.

 

En çarpıcı sahnelerden biri olan “Âdem ve Havva”da birkaç İncil bölümünü tek bir karede birleştirerek, yüksek ve alçak kabartma konusundaki hakimiyetini gösterdi ve heykelde yeni bir anlatım tekniğini tanıttı – ardışık sahnelerin eş zamanlı tasviri. “Davut”ta bir meydan savaşını ve bir zafer alayını tasvir ederek, sanatçı küçük bir alanda büyük kalabalıkları çağrıştırma konusundaki yeteneğini gösterdi.

 

“Jacob ve Esav” ise Ghiberti’nin en ustaca çalışması kabul edilir. İncelikli nükte anlayışıyla da “Âdem ve Havva”da Roma mitolojisinden bir bilgelik sembolü olan Minerva’nın baykuşunu elma ağacına yerleştirdi. “Yakup ve Esav”da ise pürüzsüz tenli Yakup’un kör babalarını kandırmak için tüylü kardeşini nasıl taklit ettiği hikayesini esprili bir şekilde anlatmak için ön plana bir çift köpek yerleştirdi.

Yeni denemeler yapmak için de çok cesurdu. “Yeşu”nun ordusu önünde Eriha’nın surlarının yıkılışını tasvir etmek için Ghiberti surlarda derin çatlaklar açtı. Genel olarak çatlaklar, bronz sanatçısının en büyük korkusu iken ancak mesleğinin zirvesine kısa sürede yükselip orada kalmayı başaran Ghiberti gibi bir adam, bronz dökümünde korkunç çatlaklar yaratacak kadar kayıtsız olabilirdi

Ancak son yıllarda yapılan restorasyonda Ghiberti’nin asıl cesareti keşfedildi. Ghiberti, çerçeveler dahil iki kapıyı da tek bir üç tonluk bronz parça olarak dökmüştü. Ondan önce, İtalya’da hiç kimse Roma İmparatorluğu’nun bitişinden beri bronzdan bu kadar büyük boyutlu bir şey yaratamamıştı.

 

Her panel, bitkiler ve simge yapılarla incelikle dekore edilmiş ve ayrıntılıdır. Ghiberti, yalnızca bir sahnenin ana karakterlerine değil, aynı zamanda arka plana da derin bir ilgi gösteren ilk sanatçılardan biriydi. Biraz dikkat ederseniz Lorenzo Ghiberti’nin burada da bir oto portresi olduğunu fark edeceksiniz. Ancak buradaki tasvir tamamen gerçekçi, Ghiberti belirgin yüz hatları ve kırışık alnıyla bir entelektüel olarak karşımızda.

Vaftizhane’nin kapıları ilk kurulumundan bu yana seller, vandalizm, hava kirliliği gibi pek çok felaket yaşadı. Özellikle 1966’da Arno Nehri’nde meydana gelen feci taşkın sonrasında ciddi biçimde hasar gördüler. Günümüzde Floransa’yı ziyaret edenlerin önünde fotoğraf çektirmek için izdiham yarattığı yapının üzerinde gördüklerimiz aslında kapıların replikalarıdır. Orijinalleri için Museo dell’Opera del Duomo’yı ziyaret etmeniz gerekiyor.

Yollarınız hep uzun ve açık olsun sevgili okur, belki bir gün bir yerde karşılaşırız.

 

Ayşe Bayvas

Fethiye, 10.12.2024

 

Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkedin'da paylaş Whatsapp'da paylaş